14 Mayıs 2009 Perşembe

Polonezköy


















İstanbul’un hemen yanı başında farklı havasıyla insanı içine çeken bir köy.. Başınızı nereye çevirseniz alabildiğine yeşil.. Günübirlik gittiyseniz köyün içinde sizi ağırlayacak çok sayıda sıcak, samimi, şık ve doğayla baş başa kafeler, restoranlar bulunuyor. Bunlar genellikle köyde yaşayan Polonyalıların kendilerine özgü mimari özellikleri bulunan evlerinin bahçeleri oluyor. Eğer konaklamak isterseniz de yine bu tarz ev pansiyonları çok sayıda mevcut. Ayrıca Polonya yemeklerini de tatmak isterseniz az da olsa birkaç mekan bulunuyor bunun için.
Tabiat Parkı ilan edilen ve korumaya alınan köyde, yemyeşil ağaçlar ve şırıl şırıl akan sular eşliğinde bir yürüyüş parkuru da bulunuyor. Ben her gittiğimde huzurun tek adresi burasıdır herhalde düşünürüm. Ayrıca eğer isterseniz hem bu yürüyüş parkurunda hem de köyün içinde atla gezinti yapabilirsiniz. Bu arada köyün kirazı da çok meşhur. Haziran ayında yolunuz buraya düşerse mutlaka kirazlardan tatmanızı öneriyorum..
Şimdi biraz da tarihi bilgi.. Köyü, Polanya’nın 1846 yılında işgale uğraması üzerine ülkelerini terk eden Prens Kartarinsky ve adamları kurmuş. Osmanlı’nın kendilerine verdikleri bu köye yerleşen Polonyalılar, Padişah Abdülmecid’in tarımsal üretimlerini vergiden muaf tutmasının da etkisiyle bir daha ülkelerine geri dönmemişler. Şimdelerde sayıları azalsa da, köy ana karakterini korumaya devam ediyor…




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder